Ateşili Silahlar ve Balistiğin Tarihçesi
Bugünkü balistik biliminin kökeni 1800’lü yılların ortalarına dayanmaktadır. Bu tarihlerde bazı esas ve basit prensipler silah ayrımına uygulanmıştır. Bu prensipler daha sonraki yıllarda giderek genişlemiş ve 20. yy’ın başlarında balistik bir bilim olarak ortaya çıkmıştır.
A-İlk Balistik Uygulamaları:
*Londra (1835): Henry Goddard adında bir polis, olayda elde edilen ve çentik taşıyan bir mermi çekirdeğini kendisinin döktüğü ve bütün kalıplardan aynı çentiği taşıyan mermi çekirdeklerine benzerliğini göstererek katil’in mahkûm olmasını sağlamıştır.
*Amerikan iç savaşı (1863): Amerikan iç savaşı sırasında 2 Mayıs 1863’de Virginia, Chancellorville’de Güneylilerin komutanlarından General Stonewell Jackson’un beklenmeyen bir şekilde yaralanarak ölmesi olayında elde edilen mermi çekirdeğinin şekil ve çapından tanımını yaparak, bunun eski tip piyade tüfeklerinde ve genellikle Hill’in tümeninde kullanılan bir tip olduğu ortaya çıkarmıştır. Generalin kendi askerlerinden birisi tarafından kazaen vurulduğu anlaşılmıştır. Kuzey Ordusunda kullanılan mermi çekirdeklerinin generalin ölümüne yol açan mermi çekirdeğinden çok farklı olduğu tespit edilmiştir.
*Minnesota (1897): Minnesota’daki olayda Edward Lawlor, mermi çekirdeğindeki set izlerinin basit tanımını yapmıştır. Winona kentinde, bir genelev işleten French Lou adında bir kadın yüzünden üç genç kavga eder. Bunlardan birisi tabanca ile öldürülür. Sağ kalan iki kişiden hangisinin katil olduğu araştırıldığında, silahların balistik incelemesi yapılır. Olayda kullanılan tabancalardan birisi 32 cal. Smith and Wesson, diğeri ise 32 cal. Hood revolveridir. Duruşma sırasında bilirkişi olarak dinlenen bir silah tamircisi, Smith and Wesson’un namlusunun yivli ve setli olduğunu, Hood marka revolverin namlusunun ise düz boru şeklinde olup sadece uç kısmında gerçek olmayan bazı setler olduğunu belirtmesi üzerine, cesetten elde edilen mermi çekirdeklerinin görünüşünden, katilin 32 cal. Hood marka revolveri taşıyan kişi olduğu ortaya çıkmıştır.
*Buffalo, Newyork (1900): Yiv izlerinden mermi tanımlanması hakkındaki ilk önemli kaynak olan “mermi ve silah” adındaki makale Dr. Albert L.Hall tarafından 1900 Haziranında Buffalo Medical Journal’de yayınlanmıştır. Makalede ayrıntılı olarak yiv ve setlerin ölçümlerinin nasıl yapıldığı, mermi çekirdeği çapının nasıl tespit edileceği açıklanmıştır. Aynı zamanda mermi çekirdeğinin şekil ve tiplerinin üreticilere göre gösterdikleri değişikliklere de değinilmiştir.
B-Balistiğin Bilim Olarak Gelişmesi:
1900’lerin ilk yıllarında balistik bilimi, mermi çekirdekleri ve mermi kovanlarının bir silaha bağlanabileceği veya belirli bir silahtan atılmış olabileceğini ortaya koyabilecek bir noktaya ulaşmıştır.
*Brownsville, Texas ayaklanması (1907): 1907’de Texas Brownsville’de Amerikan ordusunun bir piyade alayının çıkardığı ayaklanmadan sonra, elde edilen bazı mermi çekirdekleri ile birlikte 30 kalibre tüfeklerden atılmış 39 kovan ve olayda kullanıldığından şüphelenilen tüfekler, Frankford Tophanesine tetkik edilmek üzere gönderilmiştir. Tophanedeki personel tarafından yapılan incelemede, hazne arka yüzünün mermi kovanlarında meydana getirdiği izlerin benzerliğine dayanılarak, 33 kovanın şüphe edilen tüfeklerden dördü tarafından atıldığına karar verilmiştir. Olayda elde edilen diğer altı mermi kovanı ile teslim edilen diğer tüfekler arasında bir bağ kurulamamıştır. Mermi çekirdekleri hakkında da bir karara varılamamıştır.
*Paris, Fransa (1909–1923): Paris Üniversitesi’nde Adli Tıp profesörü olan V.Balthazard tarafından açıklanan bir yöntemde delil olarak gönderilen ve deney atışından elde edilen mermi çekirdekleri üzerindeki set izlerinin seri fotoğrafları alınıyor, sonra büyütülerek karşılaştırılıyordu. Balthazard aynı zamanda silahın iğnesi, fırlatıcısı, iticisi ve haznesinin arka yüzünün bıraktığı izlere ve onların karşılaştırılmasına dayanan fotoğraflar vasıtası ile mermi kovanın hangi silahtan atıldığını saptamıştır. Aynı yıllarda bu tür çalışmalar İngiltere’de Sir Sydney Smith, Hugh Pollard ve A.Lucas tarafından yapılmıştır.
*Newyork (1925): C.E.Waite, Philip O.Gravelle, John H.Fisher ve Calvin H.Goddard bir araya gelerek Bureau of Forensic Ballistics adında bir büro kurmuşlardır. Mermi çekirdeği ve mermi kovanı ayırımında mukayese mikroskobu kullanılmıştır. İlk defa uygulanan bu yöntem bugün bile kullanılan standart bir yöntem olarak kalmıştır. Bu büro, daha sonra namlunun içini inceleyen ve setlerin kıvrımını ölçmeye yarayan Helixometer’i geliştirmiştir. "Adli balistik" deyimi de o sıralarda Goddard tarafından kullanılmıştır. Goddard daha sonra laboratuarını Chicago’ya nakletmiş ve 1930 yılında Nortwestern Üniversitesinde Scientific Crime Detection Laboratory’ını kurmuştur.
Balistik bilimi hızla gelişerek günümüzde şu disiplinlere ayrılmıştır:
a) İç Balistik: Ateşli silahın tetiği çekildikten sonra mermi çekirdeğinin namlu ağzını terkedinceye kadar geçen sürede mermi kovanı ve mermi çekirdeğinin durumunu inceler. Balistiğin bu bölümü, kapsül, kapsül ateşlenmesi, barutlar, yanma hızı, yivler, yivlerin sayısı, hazne, namlu boyutları ve hızla ilgilenir.
b) Dış Balistik: Mermi çekirdeğinin namlu ağzından çıktıktan sonra hedefe çarpıncaya kadar geçen zaman içerisinde havanın direnci, mermi çekirdeğinin yer çekimi etkisinde kalması, yere düşüşü, sürüklenişi ve dengesi ile ilgilenir.
c) Terminal Balistik: Mermi çekirdeğinin hedefe çarptıktan sonra, duruncaya kadar yaptığı delme gücü, enerjisini çarptığı cisme iletmesi gibi etkilerle ile ilgilidir. d) Yara Balistiği: Terminal balistiğin bir parçası olup insan ve hayvanlarda meydana gelen yaralarla ilgilidir.
e) Adli Balistik: Ateşli silahlarda kullanılmış mermi çekirdekleri ve kovanların incelenmesi sonucunda belli bir silahtan atıldığını tespit ederek, olaya karışmış diğer silahların ayırımı ile uğraşır. Saçmaların ve barut artıklarının dağılışşeklinden, atış mesafesi tayinini yapar. Ateşli Silah Yaralarının Tespiti ve Laboratuar Yöntemlerindeki Bazı Gelişmeler:
*1878 yılında Prag'da Adli Tıp profösörü olan Hoffmann ateşli silahlarla yapılan bitişik atışlarda giriş yarasında yuvarlak bir boşluk oluştuğunu görmüş ve bitişik atışın tayini için çok önemli olan bu boşluğa "maden deliği" demiştir. Halen "Hoffmann boşluğu" olarak anılmaktadır. *1939 yılında Fransa'da V.Balthazard ateşli silah yaralarının özelliklerini tanımlamıştır.
*Ateşli silahı kimin kullandığını bulmak için, ateşli silah artıklarının araştırılması düşünülmüş ve bu amaçla 1933 yılında Gonzales Testi olarak
bilinen “Parafin Testi” geliştirilmiştir. *Mathews ise, 0.25gr. Diphenylbenzidin’in 100cc. %70’lik sülfirik asit içerisinde eritilmesi ile elde edilen bir solüsyon kullanmıştır. *Steinberg’in uyguladığı yöntemde aseton ile ıslatılmış pamuk svabların şüpheli ele sürülmesi ile barut artıklarının svaba geçmesi sağlanmıştır. *Barut artıklarının aranmasında daha etkili ve özellikli olan bir yöntem de, Griess yöntemidir. Griess reaktifi kullanılarak spektroskopik yöntemle niceleyici nitrit tayini yapılmıştır.
*Harrison ve Gilroy Testi; Artıkların toplanması ve testte kullanılan bileşikler bakımından parafin testinden değişiklik gösterir.
*E.P.Martin ve F.Sturzinger 1974 yılında elde bulunma ihtimali olan atış artıklarının alkol veya sulandırılmış nitrik asitle ıslatılmış hidrofil tipte bir pamuk parçası ile alıp kurşun, bakır, baryum, antimon gibi elementleri sürüm spektrografisi ile tespit etmeye çalışarak, şüpheli kişilerin ellerinde adam öldürme delillerini bulmak için bir yöntem ileri sürmüşlerdir.
*K.K.S.Pillay1974 yılında film tabakası haline getirilmiş saf selülözü barut veya ateşli silah artıkları bulunması muhtemel yüzeylere tatbik ederek bu numunelerde nötron aktivasyon analizi ile baryum, antimon ve bakır’ın eser miktarlarını aramışlardır.
*Ateşli silah patlama ürünlerini aramak için kullanılan bir diğer yöntem de alevsiz atomik absorbsiyon spektrofotometri yöntemidir.
*Steinberg ve arkadaşları, ateş edenin ellerinde bulunabilecek nitrit iyonlarını spektrofotometrik yöntemlerle incelemişlerdir.
*Giysilerde metallerin tayini için kurşun elementinin tesbitine yarayan sodyum rodizonat testi uygulanmýştır.
*Fotolüminesans tekniği özellikle antimon araştırmalarında yararlıdır.
*J.L.Booker, dumansız barut ve artıklarının tespiti için ince tabaka kromotografisiyle barut artıklarının ayırma ve görüntüleme yöntemlerini tanımlamıştır.
*Yapılan araştırmalar sonunda ateşli silah artıklarının tespiti için gaz kromotografisi ile kütle spektrofotometrisinin birleştirilebileceği görüşü de ileri sürülmüştür.
*S.S.Krishnan, eldeki ateşli silah artıklarından kurşunu, atomik absorbsiyon, spektrometri ile, baryum ve antimonu ise nötron aktivasyon analizi ile kantitatif olarak tayin edecek şekilde iki yöntemi bir arada kullanmıştır. Bu yöntemle ateş eden bir el, ateş etmeyen bir elden ayrılmıştır.
*V.R.Matricardi ve J.W.Kilty ateşli silah artıkları patlama ürünlerini tayin etmede, kapsül bileşiminde bulunan baryum, antimon, kurşun gibi elementlerin miktarlarını tespit etmenin bir sorun olduğuna değinerek, bu elementlerin her birinin ayrı ayrı elde edilebileceği bir test tanımlamışlardır. Bu test scanning elektron mikroskop ve onunla birlikte X ışını analizinden ibarettir.
Balistik ve ateşli silah yaraları ile ilgili olarak yüz yılımızda gerçekleşen sayısız araştırma ve yeniliklerin kapsamı bu yazının sınırlarını aşmaktadır. Günümüzde multidisipliner bir çalışma alanı olan adli balistiğin temellerinin bilinmesi, ateşli silahlarla ilgili yaraların doğru bir şekilde yorumlanmasını sağlamaktadır.
Bugünkü balistik biliminin kökeni 1800’lü yılların ortalarına dayanmaktadır. Bu tarihlerde bazı esas ve basit prensipler silah ayrımına uygulanmıştır. Bu prensipler daha sonraki yıllarda giderek genişlemiş ve 20. yy’ın başlarında balistik bir bilim olarak ortaya çıkmıştır.
A-İlk Balistik Uygulamaları:
*Londra (1835): Henry Goddard adında bir polis, olayda elde edilen ve çentik taşıyan bir mermi çekirdeğini kendisinin döktüğü ve bütün kalıplardan aynı çentiği taşıyan mermi çekirdeklerine benzerliğini göstererek katil’in mahkûm olmasını sağlamıştır.
*Amerikan iç savaşı (1863): Amerikan iç savaşı sırasında 2 Mayıs 1863’de Virginia, Chancellorville’de Güneylilerin komutanlarından General Stonewell Jackson’un beklenmeyen bir şekilde yaralanarak ölmesi olayında elde edilen mermi çekirdeğinin şekil ve çapından tanımını yaparak, bunun eski tip piyade tüfeklerinde ve genellikle Hill’in tümeninde kullanılan bir tip olduğu ortaya çıkarmıştır. Generalin kendi askerlerinden birisi tarafından kazaen vurulduğu anlaşılmıştır. Kuzey Ordusunda kullanılan mermi çekirdeklerinin generalin ölümüne yol açan mermi çekirdeğinden çok farklı olduğu tespit edilmiştir.
*Minnesota (1897): Minnesota’daki olayda Edward Lawlor, mermi çekirdeğindeki set izlerinin basit tanımını yapmıştır. Winona kentinde, bir genelev işleten French Lou adında bir kadın yüzünden üç genç kavga eder. Bunlardan birisi tabanca ile öldürülür. Sağ kalan iki kişiden hangisinin katil olduğu araştırıldığında, silahların balistik incelemesi yapılır. Olayda kullanılan tabancalardan birisi 32 cal. Smith and Wesson, diğeri ise 32 cal. Hood revolveridir. Duruşma sırasında bilirkişi olarak dinlenen bir silah tamircisi, Smith and Wesson’un namlusunun yivli ve setli olduğunu, Hood marka revolverin namlusunun ise düz boru şeklinde olup sadece uç kısmında gerçek olmayan bazı setler olduğunu belirtmesi üzerine, cesetten elde edilen mermi çekirdeklerinin görünüşünden, katilin 32 cal. Hood marka revolveri taşıyan kişi olduğu ortaya çıkmıştır.
*Buffalo, Newyork (1900): Yiv izlerinden mermi tanımlanması hakkındaki ilk önemli kaynak olan “mermi ve silah” adındaki makale Dr. Albert L.Hall tarafından 1900 Haziranında Buffalo Medical Journal’de yayınlanmıştır. Makalede ayrıntılı olarak yiv ve setlerin ölçümlerinin nasıl yapıldığı, mermi çekirdeği çapının nasıl tespit edileceği açıklanmıştır. Aynı zamanda mermi çekirdeğinin şekil ve tiplerinin üreticilere göre gösterdikleri değişikliklere de değinilmiştir.
B-Balistiğin Bilim Olarak Gelişmesi:
1900’lerin ilk yıllarında balistik bilimi, mermi çekirdekleri ve mermi kovanlarının bir silaha bağlanabileceği veya belirli bir silahtan atılmış olabileceğini ortaya koyabilecek bir noktaya ulaşmıştır.
*Brownsville, Texas ayaklanması (1907): 1907’de Texas Brownsville’de Amerikan ordusunun bir piyade alayının çıkardığı ayaklanmadan sonra, elde edilen bazı mermi çekirdekleri ile birlikte 30 kalibre tüfeklerden atılmış 39 kovan ve olayda kullanıldığından şüphelenilen tüfekler, Frankford Tophanesine tetkik edilmek üzere gönderilmiştir. Tophanedeki personel tarafından yapılan incelemede, hazne arka yüzünün mermi kovanlarında meydana getirdiği izlerin benzerliğine dayanılarak, 33 kovanın şüphe edilen tüfeklerden dördü tarafından atıldığına karar verilmiştir. Olayda elde edilen diğer altı mermi kovanı ile teslim edilen diğer tüfekler arasında bir bağ kurulamamıştır. Mermi çekirdekleri hakkında da bir karara varılamamıştır.
*Paris, Fransa (1909–1923): Paris Üniversitesi’nde Adli Tıp profesörü olan V.Balthazard tarafından açıklanan bir yöntemde delil olarak gönderilen ve deney atışından elde edilen mermi çekirdekleri üzerindeki set izlerinin seri fotoğrafları alınıyor, sonra büyütülerek karşılaştırılıyordu. Balthazard aynı zamanda silahın iğnesi, fırlatıcısı, iticisi ve haznesinin arka yüzünün bıraktığı izlere ve onların karşılaştırılmasına dayanan fotoğraflar vasıtası ile mermi kovanın hangi silahtan atıldığını saptamıştır. Aynı yıllarda bu tür çalışmalar İngiltere’de Sir Sydney Smith, Hugh Pollard ve A.Lucas tarafından yapılmıştır.
*Newyork (1925): C.E.Waite, Philip O.Gravelle, John H.Fisher ve Calvin H.Goddard bir araya gelerek Bureau of Forensic Ballistics adında bir büro kurmuşlardır. Mermi çekirdeği ve mermi kovanı ayırımında mukayese mikroskobu kullanılmıştır. İlk defa uygulanan bu yöntem bugün bile kullanılan standart bir yöntem olarak kalmıştır. Bu büro, daha sonra namlunun içini inceleyen ve setlerin kıvrımını ölçmeye yarayan Helixometer’i geliştirmiştir. "Adli balistik" deyimi de o sıralarda Goddard tarafından kullanılmıştır. Goddard daha sonra laboratuarını Chicago’ya nakletmiş ve 1930 yılında Nortwestern Üniversitesinde Scientific Crime Detection Laboratory’ını kurmuştur.
Balistik bilimi hızla gelişerek günümüzde şu disiplinlere ayrılmıştır:
a) İç Balistik: Ateşli silahın tetiği çekildikten sonra mermi çekirdeğinin namlu ağzını terkedinceye kadar geçen sürede mermi kovanı ve mermi çekirdeğinin durumunu inceler. Balistiğin bu bölümü, kapsül, kapsül ateşlenmesi, barutlar, yanma hızı, yivler, yivlerin sayısı, hazne, namlu boyutları ve hızla ilgilenir.
b) Dış Balistik: Mermi çekirdeğinin namlu ağzından çıktıktan sonra hedefe çarpıncaya kadar geçen zaman içerisinde havanın direnci, mermi çekirdeğinin yer çekimi etkisinde kalması, yere düşüşü, sürüklenişi ve dengesi ile ilgilenir.
c) Terminal Balistik: Mermi çekirdeğinin hedefe çarptıktan sonra, duruncaya kadar yaptığı delme gücü, enerjisini çarptığı cisme iletmesi gibi etkilerle ile ilgilidir. d) Yara Balistiği: Terminal balistiğin bir parçası olup insan ve hayvanlarda meydana gelen yaralarla ilgilidir.
e) Adli Balistik: Ateşli silahlarda kullanılmış mermi çekirdekleri ve kovanların incelenmesi sonucunda belli bir silahtan atıldığını tespit ederek, olaya karışmış diğer silahların ayırımı ile uğraşır. Saçmaların ve barut artıklarının dağılışşeklinden, atış mesafesi tayinini yapar. Ateşli Silah Yaralarının Tespiti ve Laboratuar Yöntemlerindeki Bazı Gelişmeler:
*1878 yılında Prag'da Adli Tıp profösörü olan Hoffmann ateşli silahlarla yapılan bitişik atışlarda giriş yarasında yuvarlak bir boşluk oluştuğunu görmüş ve bitişik atışın tayini için çok önemli olan bu boşluğa "maden deliği" demiştir. Halen "Hoffmann boşluğu" olarak anılmaktadır. *1939 yılında Fransa'da V.Balthazard ateşli silah yaralarının özelliklerini tanımlamıştır.
*Ateşli silahı kimin kullandığını bulmak için, ateşli silah artıklarının araştırılması düşünülmüş ve bu amaçla 1933 yılında Gonzales Testi olarak
bilinen “Parafin Testi” geliştirilmiştir. *Mathews ise, 0.25gr. Diphenylbenzidin’in 100cc. %70’lik sülfirik asit içerisinde eritilmesi ile elde edilen bir solüsyon kullanmıştır. *Steinberg’in uyguladığı yöntemde aseton ile ıslatılmış pamuk svabların şüpheli ele sürülmesi ile barut artıklarının svaba geçmesi sağlanmıştır. *Barut artıklarının aranmasında daha etkili ve özellikli olan bir yöntem de, Griess yöntemidir. Griess reaktifi kullanılarak spektroskopik yöntemle niceleyici nitrit tayini yapılmıştır.
*Harrison ve Gilroy Testi; Artıkların toplanması ve testte kullanılan bileşikler bakımından parafin testinden değişiklik gösterir.
*E.P.Martin ve F.Sturzinger 1974 yılında elde bulunma ihtimali olan atış artıklarının alkol veya sulandırılmış nitrik asitle ıslatılmış hidrofil tipte bir pamuk parçası ile alıp kurşun, bakır, baryum, antimon gibi elementleri sürüm spektrografisi ile tespit etmeye çalışarak, şüpheli kişilerin ellerinde adam öldürme delillerini bulmak için bir yöntem ileri sürmüşlerdir.
*K.K.S.Pillay1974 yılında film tabakası haline getirilmiş saf selülözü barut veya ateşli silah artıkları bulunması muhtemel yüzeylere tatbik ederek bu numunelerde nötron aktivasyon analizi ile baryum, antimon ve bakır’ın eser miktarlarını aramışlardır.
*Ateşli silah patlama ürünlerini aramak için kullanılan bir diğer yöntem de alevsiz atomik absorbsiyon spektrofotometri yöntemidir.
*Steinberg ve arkadaşları, ateş edenin ellerinde bulunabilecek nitrit iyonlarını spektrofotometrik yöntemlerle incelemişlerdir.
*Giysilerde metallerin tayini için kurşun elementinin tesbitine yarayan sodyum rodizonat testi uygulanmýştır.
*Fotolüminesans tekniği özellikle antimon araştırmalarında yararlıdır.
*J.L.Booker, dumansız barut ve artıklarının tespiti için ince tabaka kromotografisiyle barut artıklarının ayırma ve görüntüleme yöntemlerini tanımlamıştır.
*Yapılan araştırmalar sonunda ateşli silah artıklarının tespiti için gaz kromotografisi ile kütle spektrofotometrisinin birleştirilebileceği görüşü de ileri sürülmüştür.
*S.S.Krishnan, eldeki ateşli silah artıklarından kurşunu, atomik absorbsiyon, spektrometri ile, baryum ve antimonu ise nötron aktivasyon analizi ile kantitatif olarak tayin edecek şekilde iki yöntemi bir arada kullanmıştır. Bu yöntemle ateş eden bir el, ateş etmeyen bir elden ayrılmıştır.
*V.R.Matricardi ve J.W.Kilty ateşli silah artıkları patlama ürünlerini tayin etmede, kapsül bileşiminde bulunan baryum, antimon, kurşun gibi elementlerin miktarlarını tespit etmenin bir sorun olduğuna değinerek, bu elementlerin her birinin ayrı ayrı elde edilebileceği bir test tanımlamışlardır. Bu test scanning elektron mikroskop ve onunla birlikte X ışını analizinden ibarettir.
Balistik ve ateşli silah yaraları ile ilgili olarak yüz yılımızda gerçekleşen sayısız araştırma ve yeniliklerin kapsamı bu yazının sınırlarını aşmaktadır. Günümüzde multidisipliner bir çalışma alanı olan adli balistiğin temellerinin bilinmesi, ateşli silahlarla ilgili yaraların doğru bir şekilde yorumlanmasını sağlamaktadır.