Namluların Tarihi ve Teknik Gelişimi
Bir ateşli silahın imalat işlemleri sırasında sert bir çelik çubuk, çelik bir namlu haline getirilmek için bir uçtan diğer uca kadar delinir. Ardından namlunun iç tarafı, ateşleme işlemi denilen çevrilme ile tam olarak düz hale getirilir. Yivsiz namlu, bu şekilde yapılır ve yuvarlak, küresel kurşun bir mermi bu namludan ateşlenebilir. Bu silahın en büyük dezavantajı kullanılan küresel mermi namlu çapında olsa bile namluya tam olarak uymaz. Yanan barutla oluşan basınçlı gazların önemli bir kısmı, küresel merminin kenarlarından ön tarafa geçerek silahın etkinliğini azaltır.
16. yy.da savaşan askerler açısından, namlu ağzından silahın doldurulması işleminin pratik olmadığı kısa sürede görüldü. Bu nedenle namlunun dip kısmından doldurulabilen ve birkaç defa ateşlenebilen silahların yapımına girişildi. Bu sistemde önce ayrı bölümler dolduruluyordu. Daha sonra bu kısım namlu dibine yerleştiriliyordu.
Namlu dibinden doldurma konusunda yapılan çalışmalar, bir eksen etrafına yerleştirilen birkaç namludan oluşan bir silahın yapımına yol açtı. 18. yy?ın erken ve orta dönemlerinde savunma için kullanılan bu silahlar, çok heybetli görünen el silahları idi. Bu silahlar 14 gr. veya daha fazla ağırlıkta olan bir mermiyi atabilen, 15-20cm. uzunluğunda bir namluya sahiptiler. Bu el silahlarının ilk yapılanlarında, ilk atıştan sonra namlu kısmı el ile döndürülerek daha sonraki atışlar için aşağıdaki dolu bir namlunun pozisyonuna getiriliyordu.Üst üste bir çift namlunun bulunması, ayrı ayrı ve yeniden doldurmaksızın dört atışın yapılmasına olanak sağlıyordu.
Orta çağda, 15 veya daha fazla namlusu olan birkaç silah yapıldı. Bununla birlikte, bu silahların çoğunda namlu sayısı altıdan azdı. Bunların çoğunda modern tek veya çift namlulu silahların çapının yaklaşık olarak, yarısı kadar olan bir namlu çapı bulunuyordu. Çok sayıda namlusu bulunan bu eski silahlara, günümüzde ??Pepperbox?, '' Biberlik '' denilmektedir.Yanan barutun basınç etkisinden daha fazla yararlanmak için namlunun boyu uzatılmıştır. Ancak burada da bazı komplikasyonlarla karşılaşılmıştır. Mermi taklalar atarak çabucak hızını kaybetmiş ve uzun namlulu silah kullanışsız duruma düşmüştür.
Namlulardaki en büyük gelişme namlu içine yiv ve setlerin açılması ile oluşmuştur. İlk kayıtlara 1450 ile 1500 yılları arasında rastlanmıştır.
Almanya ile Avusturya'dan çıkarak yayıldığı görülmüştür. Yaygın olarak kullanımı seneler sonra gerçekleşmiş ve şekilleri değişerek günümüze kadar gelmiştir. Bu teknik sayesinde mermi çekirdeği, katettiği yolun büyük çoğunluğu boyunca takla atmadan ve sallanmadan yol almaya başlamıştır. Merminin kendi çevresinde dönüşü, namlu uzunluğundan bağımsız olarak, uzun mesafelerde bile mermiye etkinlik kazandırmıştır.
Namlu içindeki yivler, şu anda genellikle namlunun içerisine bir kere de spiral oluklar açan bir matkap aracılığı ile yapılmaktadır. İşlem sırasında çelik namlunun içerisindeki çok küçük sert parçalar matkabın kesici ucuna zarar vermekte ve bu zararın oluşturduğu iz, bu namlu içersindeki tüm yiv boyunca devam etmektedir. Böylece her yiv oluğu, içerisinde matkabın kesici ucuna uyan bir dizi iz oluşturur. Bu izler matkabın her kullanılışında değişmekte, ayrıca aynı namlu içerisindeki her yivde de değişmektedir. Bu nedenle aynı imalatçı tarafından üretilen iki silah namlusundaki izlerin şeklinin aynı olması mümkün değildir. Böyle bir namludan geçen merminin yüzeyinde karakteristik çizgiler oluşacaktır.
Broche Cut denen teknikte, en inceden başlayarak, silahın kalibresine kadar olan peş peşe yerleştirilmiş kesme aparatları kullanılarak yiv açılır. Bu aparatların sayısı üretim tekniğindeki hassasiyette belirleyici rol oynar. Bu gün hale çek hassas müsabaka silahlarında kullanılan namlularda, bu tek nik tercih edilmektedir.
Button Cut denen teknikte, aynı bir düğme yada ceviz gibi parça, içeriden dışarıya doğru sıkıştırarak yiv set profilini oluşturur. Bugün pek çok üretici bu tekniği kullanmaktadır.
Cold Hammer Forging, soğuk dövme tekniği, İkinci Dünya Savaşı öncesinde Almanya'da hızlı bir şekilde namlu üretimi için geliştirilmiş bir metoddur. İçine boş delik açılmış olan namlu, verilmek istenen yiv set profilinin üzerine geçirildikten sonra, dışarıdan dövülerek yiv set açılır.
Elektro kimyasal yiv set açma teknikleri ise, yeni yeni gelişmekte olup, sadece ısmarlama namlu üreten firmalarca kullanılmaktadır.
Çeşitli gelişmeler sonucunda silahlar, 18. yy son yarısında fonksiyonel açıdan en yüksek duruma ulaştılar. Daha eski modellerde namluların birleştiği kısmın her atışta el ile döndürme zorunluluğu bulunmakta ise de, 1830 yılında Londra' lı Joseph Land' ın çalışmaları sonucunda, namluların birleşme yerinin döndürülmesi işlemi mekanik hale getirildi.Bu Pepperbox silahlarının dezavantajı, tetik çekildiğinde namlunun otomatik olarak dönmesinin yanı sıra, horozunun kalkarak, hedefin görülmesini zorlaştırmasıydı.
Samuel Colt 1835 yılında nişan alma sorununu çözdü. Colt, bölümler ihtiva eden silindiri bulunan, ancak silahın namlusunun sabit kaldığı bir tabanca (revolver) geliştirdi. Samuel Colt bunu, silindiri döndüren ve her atıştan sonra aynı hizada kilitlenen bir iç mekanizma geliştirerek sağladı. En büyük dezavantajı, silindirin önünden her bölümün barut ve mermi ile doldurulmasıydı. Arka tarafta her bir bölümün baş kısmında küçük bir kapsül yer alıyordu. Bu yapı da işlemi yavaşlatıyordu.
Pepperbox tipindeki ilk Fransız revolveri 1851 yılında yapılan Lefaucheux idi. Yapımından hemen sonra arkadan doldurulan mermilerle birlikte birçok revolver ortaya çıktı. 1900'lü yıllarda en fazla gelişimi, bu toplu tabancalar (revolver) gösterdi. Bundan sonraki gelişimleri ise pek fazla değildi. Manufrance gibi 0.25 kalibrelik otomatik silahlar ortaya çıktı. I. Dünya Savaşı'ndan önce Colt 0.45 modeli ve Luger gibi daha geliştirilmiş silahlardan bazıları yapıldı.
Bir ateşli silahın imalat işlemleri sırasında sert bir çelik çubuk, çelik bir namlu haline getirilmek için bir uçtan diğer uca kadar delinir. Ardından namlunun iç tarafı, ateşleme işlemi denilen çevrilme ile tam olarak düz hale getirilir. Yivsiz namlu, bu şekilde yapılır ve yuvarlak, küresel kurşun bir mermi bu namludan ateşlenebilir. Bu silahın en büyük dezavantajı kullanılan küresel mermi namlu çapında olsa bile namluya tam olarak uymaz. Yanan barutla oluşan basınçlı gazların önemli bir kısmı, küresel merminin kenarlarından ön tarafa geçerek silahın etkinliğini azaltır.
16. yy.da savaşan askerler açısından, namlu ağzından silahın doldurulması işleminin pratik olmadığı kısa sürede görüldü. Bu nedenle namlunun dip kısmından doldurulabilen ve birkaç defa ateşlenebilen silahların yapımına girişildi. Bu sistemde önce ayrı bölümler dolduruluyordu. Daha sonra bu kısım namlu dibine yerleştiriliyordu.
Namlu dibinden doldurma konusunda yapılan çalışmalar, bir eksen etrafına yerleştirilen birkaç namludan oluşan bir silahın yapımına yol açtı. 18. yy?ın erken ve orta dönemlerinde savunma için kullanılan bu silahlar, çok heybetli görünen el silahları idi. Bu silahlar 14 gr. veya daha fazla ağırlıkta olan bir mermiyi atabilen, 15-20cm. uzunluğunda bir namluya sahiptiler. Bu el silahlarının ilk yapılanlarında, ilk atıştan sonra namlu kısmı el ile döndürülerek daha sonraki atışlar için aşağıdaki dolu bir namlunun pozisyonuna getiriliyordu.Üst üste bir çift namlunun bulunması, ayrı ayrı ve yeniden doldurmaksızın dört atışın yapılmasına olanak sağlıyordu.
Orta çağda, 15 veya daha fazla namlusu olan birkaç silah yapıldı. Bununla birlikte, bu silahların çoğunda namlu sayısı altıdan azdı. Bunların çoğunda modern tek veya çift namlulu silahların çapının yaklaşık olarak, yarısı kadar olan bir namlu çapı bulunuyordu. Çok sayıda namlusu bulunan bu eski silahlara, günümüzde ??Pepperbox?, '' Biberlik '' denilmektedir.Yanan barutun basınç etkisinden daha fazla yararlanmak için namlunun boyu uzatılmıştır. Ancak burada da bazı komplikasyonlarla karşılaşılmıştır. Mermi taklalar atarak çabucak hızını kaybetmiş ve uzun namlulu silah kullanışsız duruma düşmüştür.
Namlulardaki en büyük gelişme namlu içine yiv ve setlerin açılması ile oluşmuştur. İlk kayıtlara 1450 ile 1500 yılları arasında rastlanmıştır.
Almanya ile Avusturya'dan çıkarak yayıldığı görülmüştür. Yaygın olarak kullanımı seneler sonra gerçekleşmiş ve şekilleri değişerek günümüze kadar gelmiştir. Bu teknik sayesinde mermi çekirdeği, katettiği yolun büyük çoğunluğu boyunca takla atmadan ve sallanmadan yol almaya başlamıştır. Merminin kendi çevresinde dönüşü, namlu uzunluğundan bağımsız olarak, uzun mesafelerde bile mermiye etkinlik kazandırmıştır.
Namlu içindeki yivler, şu anda genellikle namlunun içerisine bir kere de spiral oluklar açan bir matkap aracılığı ile yapılmaktadır. İşlem sırasında çelik namlunun içerisindeki çok küçük sert parçalar matkabın kesici ucuna zarar vermekte ve bu zararın oluşturduğu iz, bu namlu içersindeki tüm yiv boyunca devam etmektedir. Böylece her yiv oluğu, içerisinde matkabın kesici ucuna uyan bir dizi iz oluşturur. Bu izler matkabın her kullanılışında değişmekte, ayrıca aynı namlu içerisindeki her yivde de değişmektedir. Bu nedenle aynı imalatçı tarafından üretilen iki silah namlusundaki izlerin şeklinin aynı olması mümkün değildir. Böyle bir namludan geçen merminin yüzeyinde karakteristik çizgiler oluşacaktır.
Broche Cut denen teknikte, en inceden başlayarak, silahın kalibresine kadar olan peş peşe yerleştirilmiş kesme aparatları kullanılarak yiv açılır. Bu aparatların sayısı üretim tekniğindeki hassasiyette belirleyici rol oynar. Bu gün hale çek hassas müsabaka silahlarında kullanılan namlularda, bu tek nik tercih edilmektedir.
Button Cut denen teknikte, aynı bir düğme yada ceviz gibi parça, içeriden dışarıya doğru sıkıştırarak yiv set profilini oluşturur. Bugün pek çok üretici bu tekniği kullanmaktadır.
Cold Hammer Forging, soğuk dövme tekniği, İkinci Dünya Savaşı öncesinde Almanya'da hızlı bir şekilde namlu üretimi için geliştirilmiş bir metoddur. İçine boş delik açılmış olan namlu, verilmek istenen yiv set profilinin üzerine geçirildikten sonra, dışarıdan dövülerek yiv set açılır.
Elektro kimyasal yiv set açma teknikleri ise, yeni yeni gelişmekte olup, sadece ısmarlama namlu üreten firmalarca kullanılmaktadır.
Çeşitli gelişmeler sonucunda silahlar, 18. yy son yarısında fonksiyonel açıdan en yüksek duruma ulaştılar. Daha eski modellerde namluların birleştiği kısmın her atışta el ile döndürme zorunluluğu bulunmakta ise de, 1830 yılında Londra' lı Joseph Land' ın çalışmaları sonucunda, namluların birleşme yerinin döndürülmesi işlemi mekanik hale getirildi.Bu Pepperbox silahlarının dezavantajı, tetik çekildiğinde namlunun otomatik olarak dönmesinin yanı sıra, horozunun kalkarak, hedefin görülmesini zorlaştırmasıydı.
Samuel Colt 1835 yılında nişan alma sorununu çözdü. Colt, bölümler ihtiva eden silindiri bulunan, ancak silahın namlusunun sabit kaldığı bir tabanca (revolver) geliştirdi. Samuel Colt bunu, silindiri döndüren ve her atıştan sonra aynı hizada kilitlenen bir iç mekanizma geliştirerek sağladı. En büyük dezavantajı, silindirin önünden her bölümün barut ve mermi ile doldurulmasıydı. Arka tarafta her bir bölümün baş kısmında küçük bir kapsül yer alıyordu. Bu yapı da işlemi yavaşlatıyordu.
Pepperbox tipindeki ilk Fransız revolveri 1851 yılında yapılan Lefaucheux idi. Yapımından hemen sonra arkadan doldurulan mermilerle birlikte birçok revolver ortaya çıktı. 1900'lü yıllarda en fazla gelişimi, bu toplu tabancalar (revolver) gösterdi. Bundan sonraki gelişimleri ise pek fazla değildi. Manufrance gibi 0.25 kalibrelik otomatik silahlar ortaya çıktı. I. Dünya Savaşı'ndan önce Colt 0.45 modeli ve Luger gibi daha geliştirilmiş silahlardan bazıları yapıldı.